SU SESİ

Su sesi... Belki de doğanın en eski ninnisidir; bir annenin bebeğini kollarında sallarken fısıldadığı o huzurlu melodiyi andırır. Bu ses, taşların arasından süzülerek ilerlerken bir kemanın naif tınılarını anımsatır ve dinleyeni adeta büyüler. Bir dere yatağında taşlara çarpa çarpa ilerleyen akıntının, bir göletin kıyısında dalgaların hafifçe kıpırdanmasının ya da yağmurun cama vuran o eşsiz melodisinin insana bambaşka bir huzur getirdiği su götürmez bir gerçek. Düşünsenize, bir dağın eteğinde usulca akan bir dere kenarındasınız. Su, kıvrımlı yatağında ilerlerken çevresindeki taşları okşar gibi geçer ve bu sırada doğanın sessiz orkestrasyonu başlar. Çevrenizi saran ağaçların yaprakları arasında dolaşan hafif bir rüzgâr, suyun ritmine eşlik ediyor. Kulaklarınıza çarpan bu ses, hayatın karmaşasından sıyrılıp dinginliğin kollarına bırakmanızı söylüyor adeta. Tıpkı bir annenin, çocuğunun saçlarını okşarken mırıldandığı bir ninni gibi huzur verir. Taşların arasından akan suyun melodisi, insanın içindeki gergin düğümleri bir bir çözer ve zihni berrak bir gökyüzü kadar dinginleştirir. İşte, suyun sesi tam da bu yüzden huzur verir insana. Çünkü onun melodisi karmaşadan uzak, saf bir ahenk taşır.

Su sesi, insana kendini bulduran bir aynadır. O ses, bazen geçmişten bir mektup gibi gelir; bazen de geleceğe dair umutların fısıldandığı bir rüya gibi kulağınıza dokunur. Kimileri için çocukluğunda oynadığı bir derede hatırladığı o masum günleri canlandırır; kimileri için ise bir deniz kıyısında sevgiliyle geçirilen huzur dolu anları... Başkaları için su sesi, kamp ateşi etrafında dostlarla geçirilen geceleri, şelale kenarında oturup doğanın büyüsüne kapıldıkları anları hatırlatır. Hatta bazıları için bu ses, yıllar önce ziyaret ettikleri sakin bir köyde duydukları o küçük çeşmenin huzur veren yankısını yeniden yaşatır. Bu ses, geçmişi ve bugünü aynı anda yaşatır insana. Gözlerinizi kapatıp dinlediğinizde, kalbinizde bir serinlik hissedersiniz; o an sanki tüm dünya yavaşlamış ve yalnızca siz varsınız.

Yağmurun ritmik sesi mesela... Bir evin çatısına vurduğu zaman o tok ses, şehrin gürültüsünü bastırır ve adeta bir huzur perdesi indirir. Yağmurun kokusuyla birleşen bu ses, doğanın en saf melodisinin bir parçası olarak ruhunuzu sarmalar. Gözlerinizi kapattığınızda o ses, sizi bir kır evine götürür; pencereden dışarı bakarken camdaki damlaların yarışını izlediğinizi hayal edersiniz. Yağmurun her damlası, toprağa düşerken hafif bir buğu kaldırır ve o an dünyanın en saf melodisini çalıyor gibi gelir. Yağmurda yürürken duyduğunuz o ince tıpırtılar, size her damlanın ayrı bir hikâye anlattığını hissettirir. Çünkü su, her formunda başka bir melodidir; kimi zaman sakin, kimi zaman coşkulu ama her zaman ruhu yıkayan bir ezgiyle. Bir nehrin, bir göletin, hatta bir musluktan akan suyun sesi bile insanı iyileştirir. Eski dönemlerde su sesi, zihinsel ve ruhsal rahatlama sağlamak amacıyla tedavilerde kullanılmıştır. Osmanlı döneminde bazı şifahanelerde su sesi, hastaların ruhsal gerginliklerini azaltmak için özel olarak düzenlenmiş havuzlardan sağlanır ve bir terapi yöntemi olarak uygulanırdı. Özellikle Edirne'deki Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, bu alanda dikkat çeker. Bu şifahanede su sesi, farklı ritimlerde düzenlenerek, zihinsel ve psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde bir araç olarak kullanılmıştır. Bunun bir diğer güzel örneği de Amasya’da yer alır. Amasya Darüşşifası, Anadolu’nun en önemli tıp merkezlerinden biri olarak, suyun sesini tedavi yöntemlerinde aktif şekilde kullanmıştır. Burada suyun sakinleştirici melodisi, dönemin hekimleri tarafından ruhsal tedavilerde sıkça tercih edilmiştir. Şadırvanlardan süzülen suyun sesi, hastalara dinginlik verir ve tedavi sürecini desteklerdi. Bu uygulamalar, suyun sadece fiziksel değil, ruhsal bir şifa kaynağı olduğunun en güçlü kanıtlarıdır.

Modern yaşamın karmaşasında, suyun sesini bir an duyabildiğiniz o kısacık zaman dilimi bile zihninizi dinginleştirir. Çünkü su, doğanın kalp atışıdır ve biz bu sesi duyduğumuzda kendi iç ritmimizi buluruz. Belki de bu yüzden hepimiz deniz kenarına, şelalelere, göl kıyılarına çekiliriz. O yerlerde suyun şarkısını dinler, rüzgârın eşlik ettiği bu ezgiyle kendi hikâyelerimizi hatırlarız. Su, sadece bedenimizi değil, ruhumuzu da besler. Çünkü su, bir aynadır; onun melodisinde kendimizi, hislerimizi ve hayallerimizi görürüz. Bir nehrin kıyısında oturup akan suyun hareketlerini izlemek, insana zamanın geçişini fark ettirir. O an suyun sürekli akışı, yaşamın durmaksızın devam ettiğini hatırlatır. Bu farkındalık, geçmişteki kırgınlıkları ve geleceğe dair kaygıları bir kenara bırakıp, sadece o anda var olmanın huzurunu sunar. Suyun sesi, içimizde biriken fırtınaları dindirir; onunla birlikte bir denizin dalgaları gibi kabaran duygularımız dinginleşir. Hayatın yorucu temposunda yorgun düşen ruhumuz, suyun sesini duyduğunda kendine bir liman bulmuş gibi olur. O limanda kalbiniz hafifler, ruhunuz özgürleşir.

Su sesi aynı zamanda bir öğreticidir. Kimi zaman bir dereden akan suyun sabrı gibi bize hayatta her şeyin zamanla yoluna gireceğini hatırlatır. Şelaleden coşkuyla dökülen suyun enerjisi, engeller karşısında pes etmememiz gerektiğini fısıldar. Göl kıyısında, yüzeyi neredeyse hiç hareket etmeyen sakin su ise sabrın ve duruluğun gücünü öğretir. Su her formunda bir mesaj taşır: Hareket etmek, sabretmek ve varlığını korumak... Onun sesi yalnızca bir melodi değil, aynı zamanda derin bir bilgeliktir. Yalnızlıkla boğuştuğumuz anlarda suyun sesi, bir dostun şefkatli sesi gibi gelir; kararsızlıkla dolu olduğumuzda bize rehberlik eden bir melodi olur. Öfkemizin dalgalarını sakinleştirir, hüzünle yoğrulmuş ruhumuza dingin bir liman sunar. Yağmurun her damlası, bir şelalenin kudretli yankısı ya da bir göletin sakin melodisi… Hepsi farklı bir hikâye anlatır, ama hepsinin ortak noktası insanın ruhunu arındırmasıdır. Belki şunu söylemek yanlış olmaz: Suyun sesi, insanoğluna doğanın fısıldadığı bir sevgi şarkısıdır. Bu şarkı, bizi köklerimize bağlayan, özümüze dönmemizi sağlayan en eski ve en saf melodilerden biridir. Her dinlediğimizde, aslında kendimizi biraz daha buluruz.

 


Yorumlar

Popüler Yayınlar