ZİHİNSEL YOLCULUK

İnsanın kendini tanıma yolculuğu, sessizliğin içinde yankılanan adımlarla başlar. Bazen çok uzak diyarlarda, yabancı sokaklarda yürürken, bazen de kalabalığın ortasında yalnız hissettiğinde... İnsan, yalnızca bedenini değil, ruhunu da keşfe çıkar. Zihnin derinliklerinde gezinmek, kimi zaman en uzak ülkeye gitmekten daha uzun bir yolculuktur. Dış dünyanın gürültüsü dinerken, iç ses daha berrak duyulur. Bu yolculuk, insanın yaratılış gayesini ve varoluş amacını sorguladığı, iyi bir insan olma ülküsüne yöneldiği bir serüvendir. Düşünceler, usulca yükselen fısıltılar gibi çevremizi sarar. Geçmişin tatlı anıları, pişmanlıklarla harmanlanmış kararlar ve geleceğin bilinmez yolları zihnimizde dans eder. Her bir düşünce, ötesine ulaşmak isteyen bir kuş gibi çırpınır. Ama bazen, özgürce uçamaz; her çırpınışında içsel duvarlara çarpar. O anlarda insan kendine sorar: "Nasıl daha iyi bir insan olabilirim?"

Zihnim, kendiyle yaptığı sonsuz bir muhakeme salonudur. Burada yargıç da benim, sanık da. Vicdanım kalemini oynatır, kararları ben veririm. Zaman zaman bu sesler ağır bir yük gibi çöker omuzlarıma; bazen de derinlerden yükselen bir umut ışığı olur. Geçmişin hataları beni serin sulara çekse de hayallerim güneşin sıcaklığını hissettirir. İyi bir insan olmak, kalbimde taşıdığım değerlerle, başkalarına dokunan iyiliklerle mümkündür. İnsanın iç dünyasında yaptığı yolculuk, en uzun ve en zorlu yolculuktur. Her bir karar, zihnimde yankılanan bir mahkeme kararına benzer. Kendimi yargılarken adil olabilir miyim? Yoksa geçmişin gölgeleri kararlarımı mı şekillendirir? Kimi zaman içimdeki sesler bir karmaşaya dönüşür, vicdanımın kalemi hızla karalar. Ama bu satırlarda bazen umut da vardır; taze bir nefes gibi, ferahlatıcı bir rüzgar gibi. Geçmişin yükü, omuzlarımda taşımaya alıştığım bir hırka gibi. Bazen o kadar ağır gelir ki çıkarmak isterim. Fakat fark ederim ki bu hırka, bana kim olduğumu hatırlatır. Yaptığım hatalar, aldığım dersler ve ulaştığım farkındalıklar, beni ben yapan dokulardır. Ne zaman geçmişe saplanıp kalırım, o zaman hayallerimin sıcaklığına sığınırım. O hayaller ki, bana daha iyi bir insan olma yolunda güç verir.

İyiliğin gücü, içimde filizlenen bir tohum gibi. Her küçük iyilik, büyüyüp dallanır ve çevremdekilere uzanır. Bu tohumun yeşermesi için en çok ihtiyaç duyduğum şey ise samimiyettir. Başkalarına dokunan bir iyiliğin ardında, kalpten gelen bir niyet yatar. İyi bir insan olmak, sadece doğruları yapmak değil, yanlış yaptığında da bunu kabul edebilmek ve vicdanın sesini dinleyebilmektir.

İç dünyamda verdiğim her karar, beni yeniden şekillendirir. Bu mahkeme salonu, zaman zaman sert, zaman zaman şefkatlidir. Ama her zaman gerçeği ve adaleti arar. Adalet duygusu, vicdanımın en derin köşelerinde kök salmıştır. Çünkü bilirim ki, kendi içimde dürüst ve adil olmadıkça başkalarına karşı da dürüst ve adil olamam. Kendime karşı tarafsız olup hatalarımı açıkça görebilmek, adaletin ilk adımıdır. Her sorgulama, beni daha anlayışlı, daha vicdanlı ve daha adil biri yapar. Her yanılgı, bana insan olduğumu hatırlatır ve yeniden doğrulma fırsatı verir.

Gece çöktüğünde, yıldızsız bir gökyüzüne bakar gibi olurum. Gökyüzü siyaha bürünür, sanki tüm ışıklar bir anda sönmüş gibidir. Ama derinlerde bir yerde bilirim ki, yıldızlar hâlâ oradadır; sadece gözlerim onları göremiyor. Tıpkı hayallerim gibi... Onlar da bazen gözden kaybolur, silikleşir. Ama yok olmazlar. Karanlığın içinde parlamayı beklerler. Yıldızlı bir gökyüzü ise insanda umudu yeşertir. Kendi dünyamda, gökyüzündeki binlerce yıldız gibi hayallerimin parladığını hissederim. O yıldızlar bana, en karanlık anlarda bile umutla ileriye bakmayı öğretir. Hayatın en karanlık anlarında bile, insanın içindeki umut sönmez. Çünkü umut, görünmeyen yıldızların ışığı gibidir. Ne kadar uzağa düşerse düşsün, varlığı insanın kalbine işler. Ben de bu ışığın peşinden gidiyorum. Biliyorum ki her düşüş, yeniden kalkmanın bir ön sözüdür. Her yara, daha güçlü bir benliğin işaretidir. İyilik, sevgi ve anlayışla dolu bir insan olmak, bu yolculuğun en kıymetli hedefi. İnsan ancak içindeki ışığı başkalarıyla paylaştığında gerçekten aydınlanır. Karanlık ne kadar yoğun olursa olsun, içimde büyüyen ışıkla çevremi ısıtabileceğimi biliyorum. Bu yüzden her anı, her adımı kıymetli kılmalıyım.

İçimde taşıdığım umut, her engeli aşar. Hayallerime sarıldıkça, en sert zincirler bile kırılır. Bu içsel yolculuk, beni ben yapan her şeyin toplamı. Bu yolculuk sona erdiğinde, içimdeki ışık daha da parlak olacak. Çünkü yaratılış gayemi anlayarak ve iyi bir insan olma ülküsüne sadık kalarak yaşadığım her an, beni hakiki benliğime daha da yaklaştırıyor.


 


 


Yorumlar

  1. Harika bir yazı. İnsanın anlam arayışında önemli bir rehber. Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel olmuş. Eline yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
  3. Eline kalbinin sesine sağlık çok güzel bir açıklama olmuş.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar