YAZMAK: KENDİME AÇILAN PENCERE
Hayat bazen öyle bir hal alır ki, içine düştüğünüz durumdan kurtulmanın tek yolu, kendinize bir pencere açmaktır. Bu pencere, bazen bir şarkı olur, bazen bir kitap, bazen de bir sayfa dolusu kelime. Benim pencerem yazmak oldu. Kelimeler, hayatın karmaşasını düzenleyen, kaosun içindeki düzeni ortaya çıkaran bir rehber gibi. Yazdıkça, içimde sıkışan duygular özgürleşiyor, bastırdığım hisler birer birer su yüzüne çıkıyor. Yazmak, hem bir kaçış hem de bir yüzleşme ve dahası kendime doğru bir yolculuğun ilk adımı.
Yazmak, sadece bir eylem değil, bir keyif, bir
sanat, hatta daha çok bir yaşam biçimi. Kelimelerin gücüyle yeni dünyalar
kurabiliyor, hayal gücümün sınırlarını keşfedebiliyorum. Yazarken, bir çocuğun
oyun oynarken hissettiği neşe gibi, saf bir mutluluk duyuyorum. Kalemim her
hareket ettiğinde, sanki içimdeki tüm duygular bir melodinin notaları gibi
yerini buluyor. Yazı, hayatın renksiz yanlarını boyayan bir fırça benim için. Son
zamanlarda içinde bulunduğum şartlar beni yaşamın anlamını yeniden düşünmeye
zorladı. Herkesin peşinden koştuğu hayaller, sahip olmak için çabaladığı
değerler bir anda anlamsızlaştı. Kendi sessizliğimde kaybolduğum anlarda, dış
dünyanın bana dayattığı normları sorguladım. Anladım ki, bu baskılardan ve
dayatılan normlardan kurtulmanın tek yolu yazmak. Ve zamanla yazmak, bu dünyayı
inşa etmenin ilk ve en güçlü adımı oldu. Şimdi, kelimelerle kurduğum bu yeni
dünyada her şey daha anlamlı. Zihnimde dağınık halde duran düşünceler, yazıya
döküldüğünde belirginleşiyor. Kendi kendime konuşmanın, duygularımı ifade
etmenin bir yolu bu. Yazdıkça, hayatımın kontrolünü yeniden elime aldığımı
hissediyorum. Anlam arayışında yazı benim için bir yol gösterici; kaybolduğum
yerlerde bir işaret taşı, düştüğümde bir dayanak.
Yazarken fark ettim ki, aslında kendimi tanımaya
başlamışım. Bu süreçte yalnızca yaşadıklarımı anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda
içimde saklı kalan yanlarımı da keşfediyorum. Yaşadığım her olay, karşılaştığım
her zorluk, beni ben yapan bir parçaya dönüşüyor. Yazmak, bu parçaları
birleştirip bir bütün oluşturmanın yolunu açıyor. Her cümlede biraz daha ben
oluyorum, biraz daha kendime yaklaşıyorum.
Zamanla yazmak bir terapiye dönüştü benim için.
İçimdeki karanlık, kelimelerle ışığa kavuştu. Hayatın yükünü sırtımda taşırken,
yazı sayesinde bu yük biraz olsun hafifledi. Her kelime, her cümle, içimdeki
kasveti bir nebze olsun dağıttı. Yazmak, bana umudu hatırlattı. Yaşadığım anın
değerini görmeyi, sahip olduklarımla yetinmeyi öğretti. Dahası, yazmanın
verdiği keyifle yeniden hayata bağlandım. Kelimelerle kurduğum dünyada, huzur
ve mutluluğun aslında ne kadar erişilebilir olduğunu fark ettim. Belki de en
zoru, kabullenmek. Geçmişte yaptığım hataları, kaçırdığım fırsatları,
kaybettiğim insanları kabullenmek. Yazdıkça anladım ki, kabullenmek bir
zayıflık değil; aksine, yeni bir başlangıç için güçlü bir adım. Bu kabulleniş
sayesinde geleceğe dair umutlarımı diri tutabiliyorum. Kendi hayatımı yeniden
inşa edebilmek için bu dönemi bir fırsat olarak görüyorum. Her ne kadar çevremi
saran duvarlar beni kısıtlasa da, yazı sayesinde içimdeki sınırsız dünyayı
keşfetmeye devam ediyorum.
Yazmak, sadece bir eylem değil, aynı zamanda bir
mücadele benim için. Hayata karşı, zorluklara karşı, kendi içimdeki karanlığa
karşı bir mücadele. Her kelime, bu mücadelede kullandığım birer silah. Yazdıkça
daha güçlü hissediyorum, daha dirençli. Yaşadığım her zorluğu, kelimelere
dökerek alt etmeye çalışıyorum. Ancak yazmak sadece bir savaş değil; aynı
zamanda bir barış. Hayatla, duygularımla, geçmişimle barışmanın bir yolu. Yazı
sayesinde hem kendimle yüzleşiyor hem de kendimi affetmeyi öğreniyorum.
Yazmanın derinliğine indikçe, kelimeler daha önce
fark edemediğim anlamları gün yüzüne çıkarıyor. Her harf, geçmişin izlerini
taşıyan bir hatıra gibi. Bu yolculukta, içimdeki en karanlık köşeleri bile
aydınlatabiliyorum. Bazen yazarken çocukluğuma dönüyorum; saf hayallerim,
unutulmuş gülüşlerim satırlarda yeniden hayat buluyor. Bazen ise geleceğe bir
pencere aralıyorum; umutlarımı ve hayallerimi şekillendiren birer taslak gibi. Sonunda
anladım ki, yazmak sadece baskılardan kaçmak için bir kurtuluş değil, bir
yolculuk da oldu benim için. Bu yolculukta her adım beni kendime biraz daha
yaklaştırıyor. İçimdeki boşluğu kelimelerle dolduruyor, duygularımı
şekillendiriyor, beni ben yapan parçaları bir araya getiriyor. Yazdıkça, içimde
geleceğe ilişkin bir umut filizleniyor. Hayatın bana sunduğu tüm imkanların
yanında, yazmak sayesinde yeniden doğuyorum. Her kelime, yeni bir başlangıç,
her cümle, yeni bir umut. Yazdıkça anlıyorum ki, benim dünyamı kimse yok
edemez; çünkü bu dünya benim kalemimden, benim içimden doğuyor. Ve bu dünyanın
güzelliği, yazının sunduğu sınırsız keyifte gizli. Bu keyfi de ancak ve ancak
okuyanlar anlayabilir. Zira ben kendim kadar sizler için yazıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder